25 Şubat 2009 Çarşamba

öldüm, ve seni gördüm.

yaşanılanlara içmekti istediğim..
içtim.

sevmekti, hiçbirşeyi umursamadan.
sevdim.

görmekti, sevdiğimi yaşadığım her saniye.
gördüm.

kısa bir süre için, ve;
öldüm.

kimsenin dönüp bakmadığı,
acımasızlar diyarına,
gittim.
farkında olmadan.
soru sormadan.

sensizdi.. herşey.
ve baktım,
yaşama,
sensizliğe.
insanlara,
benim için bişey ifade etmeyen.

ölümün sessizliğini,
duydum.
seni duydum.

ve tekrar...
öldüm.

22 Şubat 2009 Pazar

mantıksız sorunsallık ve çıkış noktası. Vol:2.

BliHackk - engelleri oluşturan şeylerin sadece blöf olduğunu bilmek nasıl bişeydir peki abi?
Legoloman - abi eğer ortada bi blöf varsa, bi masa ve oturanlar var demektir. blöf bile yapmayan insanların olmadığı masada tek olmanın ne olduğunu anlatmam çok zor sana.
BliHackk - yalanlarla çevrili bir ortamda, yalancı duygularla çevrili ortamda bulunmak yerine, berrak, temiz ve kimsenin bulunmadığı bir ortamda hayatımı yaşamak isterim abi.
Legoloman - berrak ve temizle tanımlamak istediğin kocaman bi karanlık ve boşluk ise eğer, tavsiye etmem abi. çünkü benimkisi yeterince karanlık ve boş.
BliHackk - karanlık ve boşun içinde kaybolmayı bekleyen adam olmak yerine, aydınlık arayışına başlamış bir adam olmayı tercih etmez misin abi?
Legoloman - isterim ama böyle bir imkan yok abi. böyle bir seçenek de yok. bunu yapabileceğim kimse de yok.
BliHackk - bazı şeyler için kimse ye ihtiyaç yoktur abi. sadece sen ve bilinçaltın vardır abi. seni bu olaydan çıkarması gereken, bilinçaltındaki kötümserliği uçurmaktan geçiyor abi. bunu da biliyo olmalısın.
Legoloman - kötümserliği uçurmak.. içinde bulunduğum durum kötümserlikten başka bişey değil abi. bunu yok edecek bi güç de yok. başka birşey yok ki uçurabileyim..
BliHackk - bunu yok edecek tek bir güç var abi. o da kendinsindir. sadece özgüvendir abi bazı şeyler. sadece test etmek içindir kendini. gelecekte baktığında vay be ne kadar umutsuzmuşum dememek içindir. yaşamak içindir kısacası.
Legoloman - abi bunları düşünmek kolay fakat nasıl yapılacağı konusunda elimizde hiç bişey olmadığı konusunda hem fikir olmalıyız.
BliHackk - abi yaratıcılık. insanın diğer bütün yaratılanlardan tek farkı.
Legoloman - ben kendimin diğer ırklardan üstünlüğünü kanıtlamaya çalışmıyorum. yaratıcılığın temek öğesi yetenektir. bazı insanlarda bu varken bazılarında ise yoktur.
BliHackk - ırklardan bahseden olmadı abi. veya toplumlardan. benim bahsettiğim sadece küçük bir ayrım. insan ve "the others" arasında. "her insanda açığa çıkması gereken bi potansiyel vardır" bunu ben söylemiyorum, insan söylüyor abi.
Legoloman - abi demeye çalıştığım şu; diğer ırklardan üstün olmak, ya da bunu kabul etmem, içinde bulunduğum durumu zerre kadar değiştirmiyor. yani "vay be diğerlerinden üstünüm öylese koy götüne rahvan gitsin" dememi mi bekliyorsun?
BliHackk - hayır abi, oturup çözüm üretmeni istiyorum abi. "ay çok kötü, herşey bok, ben değişemem, kimse olmayacak, ühühühü!" değil yani.
Legoloman - böyle söylemiyorum. sadece şu an için içinde bulunduğum durumu değiştirecek bişey olmadığını söylüyorum. nasıl değiştirebileceğimi düşünmedim mi sanıyorsun?...

böyle uzar gider bu.. best friend arası tartışma ortamı.. olur öyle..

Rüya Tiyatrosu.

"Love is a guidence, and if you wanna live, you need to believe this"

Aşka inancını kaybetti acınası genç.. Acımasızca yanından geçen insanları seyretti, onları uzun uzun seyretti. İnsanların sağlı sollu geçişleri, onun için bir geçit töreninden farksızdı.. Daha önce, çok önce kurduğu hayaller, yerini umutsuzluğa bırakmış, sürüplenip giderken yanında acınası genci de götürüyordu.. Herşey, ilk defa o kadar açıkça gözünün önünde canlanmıştı ve sanki yeni bir bakış açısıyla dünyayı seyrediyordu.. Seyrettiği dünyanın, aslında tüm çıplaklığı ortaya sunulmuş bir tiyatro olduğunu farketmesi çok ta uzun sürmedi.. Ve herşeyi artık açıkça anlıyordu.. Tüm insanların birer oyuncu olduğunu ve hepsinin bir alt metinle bezendiğini.. Artık tüm alt metinleri görebiliyordu.. Çok iyilerin ne kadar kötü olduğunu, Çok kötü olanların da aslında ne kadar iyi olabileceğini işte tam olarak o dönüm noktasında fark etmişti..

Ve birden gözlerini açtı, eskiden atletik olan sıska vücudunu, yatağında, ter içinde buldu.. Gözlerindeki çapakları sildi ve hayatını değiştiren rüyayı düşünmeye başladı.. Ve işte bir insanın, bu tiyatro oyununda rol değişimi bu şekilde gerçekleşti..

"It's all simplistic, You just need to look closer, and then you'll see everything.."

Acınası Genç.

"kader sadece bir yoldur, nereye ve hangi yönde gideceğimize biz karar veririz"

Kadere inanmak.. Herşeyin, aslında birşey ifade ettiğine inanmak.. Aynı zamanda, tanrının kötü mizah anlayışına ortak olmak..
Şu an bulunduğun zamandan 2 yıl öncesine kadar hayal edemeyeceğin şeyleri yaşamak.. Artık, önüne bile bakmadan yürümek..
Geçmişle olan bağları koparamamak.. Sonunda,hangi yönde gideceğine karar verememek..
Gerçeğe hazır olamamak.. Sebeplerin doğurduğu sonuçların neler yapabildiğini kestirememek..

Acınası genç, hayatına devam eder, onu bulur ve şöyle der: "Hayatımdan çaldığın zamanı, geri istiyorum!" Ama herşey kötü bi rüya gibi, bulunduğu en kötü pozisyondan devam eder.
Acınası genç bunu yapar.. Acınacak şekildeyken yapar...

mantıksız sorunsallık ve çıkış noktası.

Blihackk - yazdıklarımızı kimse anlamıyor abi..
Legolaman - anlayan insanlar var abi. ya da öylece bırakıp gidiyorlar. çabalamıyorlar aramak için. bizi bitirense onlardaki bu rahatlık oluyor.
BliHackk - evet abi çok haklısın. bırakıp gidenler, sebepsizde gitmiyo benim cephemde. başka yerlere çabalamak istiyor, başka tatlar aramak istiyor ve arkada bıraktığını düşünmüyor.
bizim gibilere de umutsuzca acı çekmek düşüyor.
Legoloman - acı çekme kısmı çok önemli değil de en azından ne için acı çektiğimizi bilmemiz gerekli. bi açıklama, bi neden..
BliHackk - ne için acı çektiğini bilip, ne yapman gerektiğini bilmediğin durum varya işte o çok acı.
Legoloman - o zaman en azından ne yapmaman gerektiğini bilebilirsin. ya d bi cevap bulmak için uğraşabilirsin.
BliHackk - uğraşıp, sonunda bişey yapamayacağını, zaten çok büyük hatalar yaptığını anladığın an(en azından benim cephemde) zaten büyük bi alev topu nun yüzüne çarpması gibi bi etki yapıyor abi.
Legoloman - abi bişey için acı çekmek, hiçbişey için acı çekmekten daha iyidir. benim cephemde, insan alev topunun içinde hissediyor kendisini.
BliHackk - alev topunun içinde olmak, o çarpmanın verdiği kadar acıyı eminim ki hissettirmiyodur abi..
Legoloman - alev topunun içindeyken, her rüzgarda o çarpmayı hissediyorsun abi.
BliHackk - ama rüzgar karşı taraftan geliyor abi. sadece zararsız bir rüzgar. benim durumum direk olarak kalıcı hasar. onarılması güç. acı çekilesi.
Legoloman - rüzgar, ateşi körükleyen tek unsurdur abi. alevin büyümesi rüzgardandır.
BliHackk - ama belli bi zaman gerektiriyo sonuçta yapılan bu eylem. alev topunun büyümesi. ama zaten yeterince büyümüş bi alev topunun çarpışı, 5 elementin gücünden de fazla abi...
Legoloman - sana çarpan alevin etkisini azaltacak engeller hep oldu etrafında. hep birileri vardı. sana acı çektiren kadar üstün değillerdi belki ama en azından ordalardı. ben etrafında hiçbirşey olmayan bir yerde ateşle savaşıyorum abi...

böyle gider bu. best friend arası sıradan bir tartışma ortamı. olur öyle.

21 Şubat 2009 Cumartesi

yalnızlık üzerine anlamsız yazı.

"duymak istediklerimizi mi duymalıyız sence?
görmek istediklerimizi mi görmeli?
yoksa sadece yaşamak için mi görmeli ve duymalı mıyız?"

uzun süredir duyduğum tek şey bu cümlelermiş gibi hissetmiştim. anlamsız bir boşlukta hissedilen tüm duygusuzluktan arınmaya çalışmaktı bu. bişeyleri kabul etmek, hayatımın değiştiğini anlamaya başlamaktı.. birşeyler değişmişti. ve ben bunun hakkında tek bir düşünceye bile sahip değildim. anlamlandıramıyordum olanları. bu anlamsızlık eftarımdaki herşeyi de bulanık, anlamsız hale getirmeye yetiyordu. belki de bu yüzdendi, sürekli aynı kelimeleri tekrar etmem.

ve bu üç cümle, beynimin içindeki bir tünelden çıkartmaya yetmişti beni. ya da tam çıktığım sırada farketmiştim bu cümleleri. geride kalanlar ise hala anlamsız ve karanlık benim için. fakat artık her ne olursa olsun, değişmeyecek olan o tek duyguyu biliyorum. o da, yalnızlığın getirmiş olduğu sonsuz karmaşıklık duygusu..

o zaman bu hayatımın...

Ve sonunda, kız arkasını döndü, ve "Hayatta mıyım?" dedi.. Sonrasında benden gelen "Rüyadasın, sadece uyu." lafını duyar duymaz verdiği tepki olan,
"O zaman bu hayatımın en güzel rüyası" sözü ve benim için birden her yerin kararması.

Asıl rüyadakinin ben olmam.. Herşeyi çok net hatırlamam, ve bu gerçekliğin saplanmış bir hançer gibi içimi derinden acıtması.. Kızın gözlerinde gördüğüm o yaşam enerjisi, aslında onun da gerçek olmadığını farketmem.. Hayatıma devam etmem, her sabah gitmem gereken yere gittiğimde karşımda belirmesi..

Sorun olanın; yani aramızda örülü olan duvarların, yıkılmak yerine, her gün daha da büyümesi..
Sensizlik acısının, geçmek yerine, her gün katlanarak büyümesi..
Yalnızlık duygusunu, yok olmak yerine, her gün üzerine eklenerek büyümesi..

Yaşamak istemediğimi farketmem ve durmam. Artık yaşamıyorum.

Ve sonunda, genç aksi yöne döndü, ve "Öldüm mü?" dedi.. Sonrasında kızdan gelen "Hayattasın, sadece uyu." lafını duyar duymaz verdiği tepki olan,
"O zaman bu hayatımın en acınası anı." sözü ve gözlerin kapanıp, her yerin kararması.

seni, yani melekleri.

duyabilmek mı, en önemli şey..
hissetmek mi, olanı biteni..
görebilmek mi, bakınmadan etrafına..
yoksa sevebilmek mi, umutsuzca..
seni.
yani melekleri..

sensizliği düşünebilmek mi en önemli olan..
en zor anda,
en kötü durumda,
en acınası bakışlar altında,
düşünebilmek mi..
seni.
yani melekleri..

kimsesiz iken görebilmek mi en önemli olan..
herşeyi kaybetmişcesine,
acımasızlığı damarında yaşarmışcasına,
ışık sönüp, her yerin karardığı zaman,
görebilmek mi..
seni.
yani melekleri..

pain of salvation ve getirdikleri.

umutsuz bir gece, ve o an çalmaya başlayan şarkı..
gözyaşlarına boğulan bir genç..
ne olduğunu anlamadan,
ne hissettiğine bakmadan,
sadece içindekilerle birlikte patlayan,
çalan şarkıyı,
duymakla kalmayıp hisseden,
ve hatta gören,
acınası genç..

müziğin ritmini değil,
alt konseptini, anlamını çözmeden,
sadece üzülen ve ağlayan..
hayatın getirdiklerine karşı direnç gücü kalmamışcasına,
biraz önce içi gülen gözlerinde anlam kalmamışcasına,
başka bi şey düşünmeden üzülen,
acınası genç..

kurtuluşun acısıyla kavrulan,
yenilmişin kralıyla yok olan,
acınası genç..